Aforizmalar

Şair Yazar Şeref Yılmaz'ın YAZARLIK ATÖLYESİ'nde ders sırasındaki konuşmalarından derlenmiştir.


OCAK 2015 DERS NOTLARI (Derleyen: EBRU DİŞİAÇIK)

Boyu uzun olanlar başını eğer, kısa olanlar topuklu ayakkabı giyer.

Anlatıcı kamera tutar, karakter ne yapıyorsa onu yansıtır.

Eleştiri nefse çarpar.

Ego denilen bela insanın önünde siluet gibi durur.

Her kata merdivenle çıktığınızda değişik bir manzara ile karşılaşırsınız. Asansörle çıktığınızda birşey göremezsiniz.

Zan'da hakikat yoktur.

Sürekli bir şeyler yazmak iyi yazar olacağı anlamına gelmez. Abur cubur atıştırmaktan farkı yoktur.

İnsanı dil şekillendirir, insan dili şekillendirmez.

Kurgu gerçekleri zihne yaklaştırmak için yapılır.

Hayat dışımızda cansız ve ölüdür. Onu canlı hale getirmek için kurguya ihtiyaç vardır.

Hayallerinizden korkun, hayaller gerçekleşebilir.

Hayal kurmak bir yetenektir.

Hayal kurma hayata dair bir beklentiniz olduğu anlamına gelir.

Hayal kuramama ruhsal bir hastalık belirtisidir.

Hayal kurmak zararlı değildir fakat hayalperest olmak zararlıdır.

Gerçek kurguyu etkilemez. Kurgu gerçeği etkiler.

Ayna kendini göstermez. Kendine bakanı gösterir. Ve gerçektir.

Romancı, romanı kurgular, olayları kurgular bir de anlatıcıyı kurgular.

Anlatıcı gramafon gibi yazarın dünya görüşünü, zevklerini, ilgilerini anlatmamalıdır.

Romancı bir olay kurgular ve bunuda anlatma görevini bir başkasına verir.

Anlatıcı romanın hayata dokunan tarafıdır.

Muhabir kamerasını nereye koyup ordan anlatmaya karar verdiyse işte orası bakış açısıdır.

Anlatıcıyı kurgulamakla yazar görev paylaşımı yapmış olur ve üstünden büyük bir yük kalkar.

Eser ile okuyucu arasındaki iletişimi kuran anlatıcıdır.

Üşengeçliğin adı meşguliyet oluyor.

Amatör bir romancı anlatıcıyı kendisi zanneder.

Ben anlatıcı imkanları sınırlı bir anlatıcıdır.

Edebiyatta neyi anlattığımızdan çok nasıl anlattığımız önemlidir.

Ben diyen insandır. İnsan ilah olamaz.

Anlatıcıyı seçtiğimiz zaman bakış açısını seçmiş oluruz.

Anlatıcı değiştirmek, bakış açısını değiştirmek demektir.

Bir olayı doğru düzgün anlatabilmek için sabit bir yere kamerayı koymak lazımdır.

Ben anlatıcı, dar alanda kısa paslaşmalar gibidir.

Anlatıcıyı seçmekle bakış açısını seçmiş olursunuz.

Bilinç akışı tekniğinde bir kareyi derinleştirmek vardır.

Anlatıcı, anlattığını iyi tanımalıdır.

Usta olan birisi gelişi güzel yazsa bile yinede belli bir seviyede durur, altına düşmez.

Egosu olmayan sanatçı olamaz.

Şeytana bulaşmaz isen, şeytanın kimseye zararı yoktur.

Kötülüğün yaratılmış olması kötü değildir. Kötülüğü işlemek tehlikelidir.

Anlatıcıya konuşma hakkı veren yazardır.

Bilgi tedirgin eder.

Hayallerimiz olmazsa yaşayan bir ölü gibi oluruz.

Bakış açısı ve anlatıcı bir kumaşın iki yüzü gibidir.

Şiirin sesi normal sesten farklıdır.



2014 YILI DERS NOTLARI (Ara başlıklarda derlemeyi yapan katılımcı isimleri verilmiştir.)


GÜLSENA:

"Eğer şartlar yürümenize engel ise, yerinizde saymaya devam edin. Bu oturmaktan ve hareketsiz durmaktan daha faydalıdır."

"Kelimenin ağırlığı olmasaydı 'bu laf çok ağrıma gitti' demezdik"

"Şiir sözün buharlaşarak semasına çıkmasıdır"

"Doktorun kanser teşhisi koyabilmesi için kanser olması gerekmez. Dolayısıyla  şairin aşk şiiri yazabilmesi için aşık olması gerekmez."

"Çocuklar konuşmadan önce hissederler. Hislerle gülerler. Rüya da görmezler. Dolayısıyla zihni doyuran kelimelerdir."

"Roman bir aynadır. Hayatın gerçeğini yansıtır. Romancı, ayna tutan adamdır. Ayna tutmasını bilmek, romancının görevidir; aynayı nereye tutacağını bilmek ise sorumluluğudur."

"Aklına geleni söyleyenin aklına güvenilmez."

"Acemi yazar kalemin arkasından gider. Usta yazar kalemi ardından sürükler."

"Edebiyatta neyi anlattığımızdan çok, nasıl anlattığımız önemlidir. Yani anlatış biçimi esastır.  Uslüp budur."


EBRU DİŞİAÇIK:

"İlk görüş yanıltır. Kırk yaşından sonra gördüğünün arka tarafına geçer nazarı"

"Gurur kırılsın, ego çıksın aradan, açıkca görünsün yaradan"

"Günümüzde en büyük sıkıntı, birçok şeyin egoyu doğrudan veya dolaylı olarak beslemesidir "

" İnsan olan bir yüreğin altına elini kor, ama insan olmak çok zor "

"Şiir, sözün zirvesidir"

"Şairler sözün sultanıdır"

"Yunusu aşamadığımız için, Yunus çağları aşıp geliyor"

"Gökkubbe altında söylenecek daha çok söz vardır"

"İmrenme, kıskançlığın evcilleştirilmiş halidir"

"Keşke diyen oyuncu, senaristi eleştirmiş olur. Oyuncunun görevi senaristi eleştirmek değil, rolünü başarıyla oynamaktır."

"Tekrar yazarın ölümüdür. Yazar kendini sürekli zinde tutmak zorundadır"

"Okumak dolmaktır, yazmak taşmaktır"

"Ne kadar çok kelime bilirsek o kadar çok düşünce üretebiliriz"

"Şiir koklanacak bir gül gibidir"

"Kelimeler ve diller Allah'ındır. Üstün dil ve kutsal dil yoktur. Zengin ve canlı dil vardır."

"Kelimeler dilden dile gezerler. Bir dilden başka bir dile göç ederler."

"İsimler turist pasaportuyla giriş çıkış yapan insanlar gibidir; fiiller ise turist pasaportu ile giriş çıkış yapan ajanlar gibidir. Fiillerin dilimize gelmesinden kaygılanmak hakkımızdır, isimlerden korkmaya gerek yoktur."

"Yazmanın verdiği sıkıntı ve sancıyı hissetmek iyi yazmanın bir yoludur"

"Kamil bir insanın alışkanlıkları olamaz"

"Boyuna konuşan ama boyuna göre konuşmayan insanlar var"

"Din gönül işidir, zorladığın zaman insanlan münafık olur."

"Şiirin girişi, hikâyenin ise bitişi vurucu olmalıdır."

"Şiirde mana derinlere gömülmelidir. Çünkü şiir söz hazinesidir. Hazine ortada olmaz."

"Şair demek istemez, der."

"Kelimelerin tınısını hissedemeyen insan şair olamaz."

"Şiir şuurlu olma halidir; deli saçması metinlerden oluşmaz."

"Şiirde anlamı derinlere gömmeyip yüzeyde tutmak bir başka marifet, bir başka büyüklüktür."

"Şiir ilhamla yazılır, akıl ve mantıkla son şeklini alır."

"Şiir sözün en estetik hale gelmiş şeklidir."

"Ustalık sadeliği gerektirir."

"Bir tasvirin başarılı olmasının gücü, zihinde bir kareye karşılık gelmesidir."

"Edebiyatta söylenenlerin gerçek olması gerekmiyor, ama gerçekçi olması gerekiyor."

"Derin olmayan yere inilmez. Halka inmek sözünde gizli bir derinlik vardır."

"Hayallerin en karakteristik özelliklerinden biri de gerçekleşebilir olmasıdır."

"Hayal kurmak bir zihin temrinidir."

"Hayaller, aklın ulaşamadığı noktalara ulaşmak için kurulur."

"Hayal kurma, bir işi gerçekleştirmek için ön hazırlıktır."

"Bir işin üzerine ısrarla gidersek başarılı olabiliriz."

"Okumayan insanın beyni acıkır. Ama insan bunu hissetmez."

"Ruh, mideyi doyurduğumuz şeylerle doymaz."

"Beyni sadece kelimeler doyurur."

"İnsan, insan sözünün altını doldurursa, melekten üstün seviyeye çıkar."

"İnsanı teraziye çıkarsanız para etmez."

"İnsanı açsanız dünya olur, dünyayı küçültseniz insan olur."

"Kurgu eldeki var olan malzemeyi yoğurmak, yeniden şekil vermek demektir."

"Kırk yaşından sonra insanın oturaklaşmasının, sadece ruhen değil kan basıncının düşmesi gibi fiziksel olarak da izah edilebilecek tarafı vardır."

"Bir konuda ısrarcı olmazsak başarılı olamayız."

"Hikâye dar alanda kısa paslaşmaların adıdır."

"Bir hikâyenin içinden başka bir hikaye çıkmamalıdır. Bu acemiliktir."

"Roman, Ege yöresinin zeybek oyunu gibidir. Yayıla yayıla, rahat ve geniş bir alanda yazılır. Hikâye horon tepmeye benzer. Orada geniş mekân yoktur."

"Kurgu alışkanlığı kazanmadan hikâye ve roman yazılamaz."

"Daha önce hiç yazı yazmamış, fakat zihninde sürekli bir şeyler kurgulayan insan, biraz disiplin ve çalışma ile hikâye ve roman yazabilir."


SEHER YAKUPOĞLU:

" İstanbul'da gayri resmi olarak geçiş üstünlüğü olan iki araç biliyorum: minibüs ve taksi."

"Dua ettiğimiz insanın dedikodusunu yapamayız. Duanın bağlama özelliği vardır. Karşındaki hakkında kötü düşünemiyorsun. Kötü düşünebiliyorsan dua edemezsin."

"Hepimiz yaşlanıyoruz, hepimiz karıncalanıyoruz. Gözler, dizler yavaş yavaş..."

"Bilgi insanı rahatsız eder. Bildiğinizde, bilerek hata yapamazsınız."

"Bağımlılık yaptığı halde "zararlılar" listesine alınmayan bazı içecekler var. Bu içecekleri içenleri kınıyorum. Kendim içince kendimi de kınıyorum."

"Hal hatır sormaya korkuyoruz insanlara; herkes psikiyatristte..."

"Merkür geri gidiyormuş. Dünya da pek ileriye gidiyor sayılmaz. Tersten baktığımız için ileriye gidiyor sanıyoruz."

"Bir yere ait olmayan, ortalıkta dolaşan kelimeler olursa ben onlarla oynarım. Kimse kusura bakmasın!"

"Pekmeziniz iyiyse sinek Bağdat'tan gelir."

"Dünya'da yaşıyorsun, Merkür'le uğraşıyorsun..."

"Zamanı gelince söylerim işe yarar."

"Toprak ateşten çok daha fonksiyoneldir. Şeytan'ın "ateş topraktan üstündür" sözünün şeytanın dışında bir yerde karşılığı yoktur; bu söz şeytancadır."

"İstanbul'da insan yaşamak zorundadır. Mezardan boğazı seyretmek gibi bir şey yok!"

"Şu an İstanbul'da olmam gerektiği için buradayım. Aksekili olmam gerektiğinde orada yaşamayı tercih ederim. Aksekili olmak ayrıcalık değil. Onlar cennete girecek diye bir şeyde yok."

"Artık insanlar bir yere ait değiller. Dünya küresel bir köy haline geldi. Yeni nesil, nerelisin sorusunun cevabını veremiyor."

"Bir yere aitim diyebilmek için oranın kültürüne sahip olmak gerekiyor. Nesil etraftaki bu yozlaşmışlıktan dolayı bir gün özüne dönecek."

" Yurtsuzluğu birey olarak duyumsayan insan umutsuzca yaşamı sorgulamaktadır. Bilinç akışının çıktığı yerdir burası."

"Bütün türler şiirin ayağına gelmelidir. Şiiri esas almalıyız."

"Her yazı bir doğumdur. Anneler sancı çekmeye alışıktır."

"Kısa yazmak vaciptir."

"Sigarayı bırakamıyorum; vücut benim değil mi, demeye hakkımız yoktur. Kamil bir Müslüman'ın terk edemeyeceği alışkanlığı olamaz. Çayı hiçbir içeceğe tercih etmem, "çaysız yapamam" demek hoşuma gidiyor. Buna rağmen bir gün tıp "çay zararlı..." derse, son veda bardağını içer, bırakırım. Hiçbirisi sağlıktan önemli değildir. Bedenini ve ruhunu korumak zorundasın! Dünya senin için yaratıldı."

"Deliler mi deli biz mi akıllıyız? Zor olan delirecek hale gelmedir. Delirince iş kolaydır."

"Hayat beklemekle geçiyor. Kadıköy, Bakırköy; İstanbul trafiği işin bahanesi..."

"Ağlamak kalbi yumuşatır. Bir yıl boyunca ağlamayan bir insan tehlikeli bir durumda demektir. İnsan ağlamalıdır. Ağlamak, gülmekten daha insanidir. Kalp katılaşınca taştan kötüdür. Taştan su çıkar; katılaşmış kalpten damla düşmez."

"Hayatta geri dönüş yok. Şartlar... Hadiseler hep sabrınızı ölçmeye yöneliktir."

"Büyük hedefleriniz yoksaolaylar sizi çarpar fark etmezsiniz."

"Bu konuyu ciddiye alırsanız, birgün bir de bakarsınız Allah sizi ihtisas sahibi yapmıştır."

"Zaruretler zihni açar."

"İnsana yaptığın yatırımın meyvesini hemen alamazsın! Tabiata ters bu, bekleyeceksin. Vakti var bunun. İnsan ot değildir, tek hücreli bir yaratık değildir. İnsanın aklına kalbine yatmazsa sonuç alamazsın. İnsan denilen varlık, kendini yaradanı bile inkâr edebiliyor. İkna olmazsa hiçbir şey yapmaz, olursa ölüme gider. İnsan böyle bir varlık!"

"Özgürlüğü önemser, maddiyatı küçümserseniz kaleminizi kimse satın alamaz."

"Duruşumuz belli edebiyat ortak noktamız."

"Keşke demek kaderi tenkit etmektir."

"Üstünlük yalnız takvadadır. Hiçbir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Yedi kıtaya hükmeden Osmanlı üstündü, çünkü takva sahibiydi."


NUR KÖŞKER:

"İnsan değişiyorsa dil de değişir, çünkü dili insan kullanır. "

"Tanrıya şunun için bir şükür borcum var, ben ilk önce Türkçe ile nikahlandım, ben bu dili seviyorum."

"Her kelimenin bir ömrü vardır, bazı kelimeler emekliye ayrılır. "

"Yaşayan dili yaşarken kullanmayanlar, yaşarken ölmüştürler."

"Bir kelimeyi dilden atmak o dile ihanettir. Siz Türkçeye hükmedemezsiniz, Türkçe size hükmeder çünkü Türkçe siz doğmadan önce vardı."

"Bazı kelimeler yıllardır Türkçeye girememiş Türkçede benimsenememiştir. Bunlardan bir tanesi mersidir. Bir gün Anadolunun bir köyüne gitseniz aracınız bozulsa ve size yardım etseler, siz de teşekkür babında Anadolu insanına mersi boku deseniz, size "ne boku?" diye sorarlar.